Toprağı bol olsun Frederich Nietszche Dayı yaşasaydı her halde kendi bile kâhin olduğunu düşünmeye başlardı değerli okurum. Kahvehane arkadaşı gibi kendisinden bahsetmeme kızmamalı… Kendi yaşasa bana hak verirdi, eski bir düşünür kendisinde dayı, amca dedirtecek kadar kendini sevdirebiliyor, inanın buna. Siz de sevdiğiniz yazarlara dayı, amca gibi hitaplar kullanabilirsiniz. Benim gibi genç olanlara ise (eğer yazar sayıyorsanız gerçekten) yeğenim diyebilirsiniz. Yeter ki eski mütefekkirlerin bahsettiklerine bir baba nasihati kadar değer verin. Emin olun ki birçoğu babalarımızdan daha bilge…
***
PAPA HAZRETLERİ 16. BENEDİKTUS NE DEDİ?
Resim: Papa 16.Benediktus
Şimdi evvela haklı olarak provoke olmadan evvel Papa Hazretleri 16. Benediktus’un ne dediğine bakalım:
Bizans İmparatoru Paleologos’un bir İslam âlimine söylediği “Bana Muhammed’in getirdiği yenilikleri göster… Sadece kötü ve insanlık dışı şeyler bulacaksın. Tıpkı vaaz ettiği dinin kılıç gücüyle yayılması emrini verdiği gibi… Dine davet için, şiddet tehdit yerine, iyi konuşma kapasitesi ve doğru akıl yürütme gerekir”
Resim: İmparatoru Paleologos(1391-1425)
Papa Hazretleri 16. Benediktus eğer hala eski adıyla Kardinal Joseph Ratzinger değilse ve artık eski mesleği olan üniversite profesörlüğünün tarzından kurtulmuş ise her halde söyleyeceklerinin iyi veya kötü niyetten öte dünya kamuoyunda hele hele günümüz gibi barış ve karşılıklı hoşgörüye herkesin çok ihtiyacının olduğu bir ortamda, nelere mal olacağını çok iyi biliyordur. Elbette İslamiyet veya herhangi bir başka dine mensup birinin dinine yönelik bu eleştirinin içeriğine çok da derinlemesine inmeden tepki göstermesi kadar doğal bir durum yoktur. Ancak bir dine inanmayan biri dahi kabul edecektir ki; Yapılan açıklamalar Papa Hazretleri 16. Benediktus’un kendi dinsel pozisyona göre çok fazla “özgürlükçü”.
Artık özgürlükçü olması doğru değil nitekim Türkiye Ermenileri Patriği II. Mesrob’un Sabah Gazetesinden Pervin Kaplan ile yaptığı söyleşide de (Patrikhane Resmi İnternet Sitesinden yapılan iktibas: http://www.lraper.org ) belirttiği gibi:
“Papa Hazretlerinin şimdiki makamına seçilmeden bir üniversite profesörü olduğu unutulmamalıdır. Öyle görünüyor ki, Papa Hazretleri hala bir profesör gibi entelektüel egzersiz yapmayı seviyor. Ama o artık bir papa, ve her dediği toplumlararası ilişkileri etkileyecek nitelikte.”
RAMAZAN AYINDA TÜRK TELEVİZYONCULUĞU: İŞTAHENGİZ SUCUK REKLÂMLARI:
Resim: İşte o reklâmdan bir kare(Çocuklara izletmeyin)
Kim ne derse desin Ramazan ayında velev ki oruç tutmayan ve dinsiz biri olsam dahi göz göre göre değil Ramazan ayında geri kalan on bir ayda bile izlendiğinde iştah krizi yaratan yiyecek içeceğin aşırı vurgulandığı programlara karşıyım. Hani tabir-i avam ile “açık saçık” programların halkın cinsel dürtülerini istismar etmesi ve diğer sebeplerden ötürü “müstehcen” olarak nitelendirilip takbih edilmesi gibi ben de mide şehvetine tavan yaptıran programları müstehcen olarak nitelendiriyorum.
Zira bizzat şahit olduğum birçok fakir ailede küçük yaşlardan itibaren kendi istekleri ile oruç tutan ancak hala gerçekten çocuk olan bir sürü çocuğun ağzından: “Baba neden biz de bu reklâmlardaki sucuklardan yiyemiyoruz?”, “Baba danone çok mu pahalı?” gibi sorular soruyorlar. Ve bunları “iç parçalayıcı” olarak nitelendirmek biraz fazlaca köylü edebiyatı veya kuru kafa halkçılık olarak nitelendirilebilse de kanaatimce mevcut sosyoekonomik şartları objektif olarak değerlendiren aydın insanlarca rasyonel olarak değerlendirilecektir.
Bu hususu paylaştığım dostlar hep sorarlar: “Ya hu sucuk firması reklâm yapmasın mı? “ :
El-cevap:
Kapitalist anlayışımızın genişliğinden olacak; prezervatif veya kadın pedi üreten firmalarının bile hiç çekinmeden reklam yaptığı artık midelerimize kramp düşürdüğü ancak bizlerinde onları “haklarıdır” dediğimiz bir çağda yaşıyoruz. Evet sucuk firmaları da reklam yapmakta serbesttirler. Ancak tıpkı prezervatif üretici firmaların her nasılsa “ürünlerini direkt kullanım anında sergileyerek reklâm yapmadıkları gibi” sucuk firmaların ürünlerini, hedef kitlenin ağız sularını kumandalarına akıtmadan da reklâm yapabilir ve bundan dolayı da kar marjında kayıp yaşamaz. Örnekleri mevcuttur. Bugün Coca-Cola Company bile ülkemizdeki kötü ününe rağmen özellikle Ramazan aylarında ne yapıp edip en azından kızdırmayan ve kültürel dokumuza uygun reklam yapmayı başarmaktadır.
EH ARTIK NIETSZCHE’YE DÖNELİM:
Eh bütün bu anlatılanlar ve daha fazlası arasındaki bağ nedir. Elbette biraz şizofrence bulunabilir ancak: bu yazıyı bana yazdırtan hususların hepsinin bir ortak paydası var: immoralizm. Ben bunu Türkçeye karşıt-ahlakçılık ya da ahlaksızcılık olarak çevirmeyi yeğ tutuyorum. Her çağda din-içi veya dinler-üstü bir etik anlayışı var olagelmiştir ancak Nietszcehe’nin de kehanetini yaptığı gibi yüzyılımızın etik anlayışı hiçbir ahlak kuralına bağlı olmamak yani immoralizm’dir. İmmoralizm o kadar diz boyu olmuştur ki eminim Papa 16. Benediktus Hazretleri bu immoralizmden ötürü yaptığı açıklamaları “kişisel bir yorum” olarak değerlendiriyordur ki özür dilemeyip yalnızca üzgünüm diyor. Ya da sucuk firmaları iştahengiz reklâmları “hakları” sayıyorlar. Etik nedir şimdi diye düşünüyorum: “İyi ve kötünün ne olduğunu sorgulama çabası ve buna göre yaşama” Kim sorguluyor ki bunu…
Ve tüm bunlar Nietszche’ye rahmet okutuyor…
DİYELİM Kİ BU YAZIYA ÇOK TEPKİ GÖSTERDİNİZ, NE DİYECEĞİM?
Amerikan filmlerinden bilirsiniz; adamın çocuğunun kafası kopuyor, yanındaki dostu veya akrabası derin üzüntüsünü çok güzel bir biçimde özetliyor: “Oh… Sorry” Üzgünüm. Biz de Anadolu insanı olarak dumura uğruyoruz; “Ulan adam bir rahmet oku” diyoruz. Nasıl olur da bu kadar rahat olunur diye. Ama şaşırmamak lazım adamlar üzülünce; üzgünüm diyor ve sorry kelimesi Türkçeye özür anlamında da çevriliyor. Eh Papa 16. Benediktus Hazretleri de sorry olduğunu belirtmiş. Ama İtalyanca… Eminim İtalyanca’da özür ve üzgün kelimesi aynı sözcükle ifade ediliyordur.
Benim Papa 16. Benediktus Hazretleri demem, Papa 16. Benediktus Hazretlerinden daha derin bir etik anlayışım olmasındandır ki Papa 16. Benediktus Hazretleri beni tanısa peygamberimiz kelimesinin başına Hz. Eklemeyi unutmazdı…
Eh yine de çok kızdınız diyelim, cevabım basit: nasılsa alıştınız:
Üzgünüm…